Toplantı ve Bundan Sonrası İçin düşünceler ve Öneriler
Değerli Arkadaşlar,
Az önce bu Cumartesi yapacağımız toplantı için
etkinliği oluşturdum ve elimden geldiğince paylaştım. (Aslında daha önce
oluşturulup paylaşılması gerekirdi.)
Sizlerin de gerek kendi sayfalarınızda; gerek
beğendiğiniz sayfalarda veya üye olduğunuz gruplarda paylaşmanızı;
arkadaşlarınızı etkinlik sayfasına girip oradan etkinliğe davet etmenizi
dilerim.
Geçen toplantıya katılamamıştım.
Bu arada “Şimdiye kadar neler yapmaya çalıştık? Sonuç
ne oldu? Bundan sonra ne yapmalı?” diye epeyce düşündüm.
Bu düşüncelerimi burada paylaşmak istiyorum.
Erdoğan İstifa Girişimini aslında HDP’yi Savunma ve
Destekleme’nin özgül ve etkili bir biçimi olarak düşünmüştük. Yani biz bu
girişimle HDP’yi savunma ve destekleme çalışması da yapmaya çalışıyoruz. Sadece
farklı bir yol ve strateji izliyoruz. Bunu hiç unutmamak gerekiyor kanımca.
Gerçekten de, düşündüğümüz eylem biçimi başlayabilir
ve tutarsa, bu küçük girişim, neredeyse HDP’ye HDP büyüklüğünde bir parti kadar
büyük destek olabilir nesnel olarak.
Yüz binlerce, hatta milyonlarca yurttaşın, Erdoğan’ın
istifası için her gün bir veya iki saatlik bir nöbet tutması, Türkiye’deki
dengeleri değiştirir; politik atmosferi etkiler ve böyle mobilizasyon ve
radikalleşme zamanlarında olduğu gibi, bu tür hareketlerin bir yan ürünü hemen
daima en demokratik veya radikal partilerin güçlenmesi olur. Yani bu yanıyla
“HDP’yi Destekleme”dir.
Kaldı ki, seçimlerin yapılacağı; yapılırsa az çok
dürüst yapılacağı da kesin değildir. Böyle bir hareket seçimlerin yapılmasının;
yapıldığı takdirde az çok adilce yapılmasının da yolunu açar. Yani bu yanıyla
da “HDP’yi Savunma”dır.
Bu nedenle bu girişimin çalışmalarını ve hedefini seçimlerden
sonrasına ertelemek kişisel kanımca çok büyük bir yanlış olur.
Bu nedenle ben şahsen, ne olursa olsun bu harekete,
seçimlerden önce başlayabilmek için bütün yolları denemek; bütün imkânları
zorlamak gerektiğini düşünüyorum.
Kaldı ki, bu emekler boşa da gitmez. Olmadığı takdirde
seçimlerden sonra bir şeyler yapabilmekle de çelişmez aksine onun da yolunu
açar.
Seçimlerden önce başaramasak bile, bu çabalar, eğer
seçimler olursa, ondan sonraki süreçte Erdoğan’ın yeni girişimlerine karşı bir
direniş başlatmak için de iyi bir ön hazırlık oluşturur.
Ama kendimizi, bu iş seçimlerden önce olmaz, sonrasına
yönelelim diye programlayıp öyle çalıştığımızda, sadece geç kalmış olmayız,
tamamen boya da kürek sallamış olabiliriz. Çünkü seçimlerden sonra birden gündeme
başka konular geçebilir. O zaman da yok görüşmeler bitsin, yok hükümet kurulsun
gibi gerekçeler ortaya çıkar.
Kaldı ki, seçimlerin yapılacağı ve seçimlerden de AK
Partinin tek başına hükümet kuramayacak sayıda vekil çıkaracağı varsayımı bir
tahmindir. Tahminler üzerine de politika yapılmaz.
Ayrıca AK Parti azınlıkta kalsa bile bir MHP - AK
Parti koalisyonunda Erdoğan İstifa hedefi bu günkü katar geniş bir kesimi
birleştiremez. Bugün Erdoğan İstifa hareketine bir yurttaş olarak katılabilecek
birçok MHP’li o zaman bir iktidar ortağı parti taraftarı olarak karşı cephede
olacaktır.
Ayrıca şimdiden seçim öncesinde başlayabilmek için
çalıştığımız takdirde, bu çabalar ve çabalara dayanak olan durum tahlili
(Erdoğan’ın geri adım atmayacağı, atamayacağı) olgularla doğrulanacağından,
seçimden sonra bir hareket başlatmak için gerekli öngörü ve güven temelini
sağlar.
Bu nedenle ben bütün gücümüzle, seçimden önce bu
hareketi başlatmakta yoğunlaşalım derim. Bunun getireceği hiçbir kayıp yoktur;
aksine geniş kazanç vardır. Ama Seçimlerden sonrasına yönelik çabalar sadece
kayba yol açar.
*
Böyle yaklaşmalıyız, ama şu ana kadar izlediğimiz
yöntemi de değiştirmemiz gerekiyor kanımca.
Şu ana kadarki çabaların verimli olmamasında sanırım
başlıca pay ve sorumluluk da benim.
Çünkü ben, böylesine açık ve net bir
·
Hedefle, programla (Erdoğan’ın İstifası);
· Stratejiyle
(En geniş cephe);
·
Taktikle (Legaliteden yaralama, gösteri kanunu alanına bile girmeme,
temel yurttaş haklarını kullanma sınırında kalma);
· Örgüt
ve mücadele biçimleriyle (Slogansız, bayraksız her gün birkaç saatlik hukuken gösteri
olmayan ama fiilen yurttaşların birey olarak katılımına dayanan gösteriler)
somutlanmış projeyi kime anlattıysam, ilk başta yanlış
bulup ve itiraz edenler bile, açıklayınca çok iyi bir fikir olduğunu
söylemişlerdi.
Bunu göz önüne alarak asgari bir katılımla bile
başlanıp biraz da olsa ısrarla sürdürülürse gerisi gelir diye düşünüyordum.
Dolayısıyla hazırlıkları sadece eylemin başlangıç
aşamalarında medya ve hukuki destek olarak sınırlı bir ölçüde sağlamanın bile
yeterli olacağını düşünüyordum.
Ancak bu genel kabul görmedi.
Demek ki, durumu ve psikolojiyi pek doğru
değerlendirememişim. Yanlışımın biri bu kanımca.
Ayrıca ben daha geniş bir katılım bekliyordum. En
azından gezi hareketinin bakiyelerinden belli bir katılım düşünüyor; onların
gerek hazırlıklar, gerek hukuk ve medya konusunda çok önemli destekleri
olacağını varsayıyordum.
Bu beklenti de gerçekleşmedi. Yanlışımın diğeri de bu
sanırsam.
Katılım sağlayamamakta nerede hata yapıyorum
bilmiyorum. Kişisel olarak karşılaştığımda ve konuştuğumda iyi ve doğru bulan
arkadaşlar nedense uzak durdular ve duruyorlar.
Nedeni ne olursa olsun bu nesnel bir durum.
Belki de ismim ve varlığım belki de gelebilecek
olanların bile gelmesini engelleyici bir işlev görüyor olabilir. Bilmiyorum.
Eğer böyleyse, geri plana çekilip hamallık işleriyle de katkıda bulunabilirim.
Önemli olan projenin başarısı, bunun için de daha geniş katılım.
Ancak bu hataların durumun sübjektif koşullarına
ilişkin değerlendirmede hatalar olduğu; olgusal denebilecek hatalar olduğu
gözden uzak tutulmamalı.
Esas olarak, nesnel koşulları değerlendirme ve
onlardan çıkarılan sonuç olan eylem biçiminin doğru olduğu konusunda hiçbir
kuşkum yok.
Buradan şu sonuç çıkarılması gerekir. Hedef doğrudur,
sadece sübjektif koşullara uygun yeni bir hazırlık gerekmektedir.
Ayrıca şu ana kadar yaptığımız çalışmaların boşa
gittiğini düşünmüyorum.
En azından nasıl yapamayacağımızı gördük diyebiliriz.
Bizim en büyük sorunumuz başlangıçta. Yoksa bir
başlansa, en kısa zamanda bu hareketin tutacağından ve Türkiye’nin dengelerini
bile değiştirebileceğinden hiçbir kuşkum yok.
Başlangıç kısmında ise sorunumuz şu. Yanlış veya
güçsüz bir başlangıç yapıp düşüğe yol açma riski. Başlangıçta yapılacak bir
hata ve başarısızlığın ileride ikinci bir kez böyle bir girişimin, örneğin yol
açabileceği yılgınlıkla, yolunu tıkaması olasılığı. Zaten şimdiye kadar
arkadaşların toplantılardaki bütün kaygıları da bu yönde oldu.
O halde bu riski nasıl giderebilir veya minimuma
indirebiliriz?
Bunun üzerine biraz kafa yormamız gerekiyor.
Benim önerim şu.
Aydın, gazeteci, yazar, sanatçı, bilim insanı,
entelektüel ve meşhur kişilere gidip bu projeyi anlatmak ve onları böyle bir
hareketin ilk başlatıcı olmaları için ikna etmek. (Tabii bizler de elbet
olacağız.)
20-30 tane aydın ve meşhur kişi bile bu işi başlatıp,
birkaç gün sürdürse ve gazetelerde, medyada, sosyal medyada bu duyurulursa bu
iş tutar.
Zaten katılanlar meşhur ve medyatik olacaklarından
hızla duyurulma, yayılma ve bilgilenme sağlanabilir. Bu bir kez sağlandı mı
milyonlarca insanın katılması gerçekleşebilir.
Ayrıca bunun için şu an giderek koşullar olgunlaşıyor.
Rusya’nın Suriye’ye girmesi ve Erdoğan’ın süngüsünün
düşmesi, belli bir psikolojik dönüşüme yol açtı.
Ama daha önemlisi, özellikle PKK’nın 15 Ekim’de seçim
dolayısıyla çatışmasızlık ilan edip misillemelerden vazgeçeceği ve çatışmadan
kaçınması olağanüstü uygun koşullar yaratır.
Toplumsal muhalefetin tekrar kendini ifade edebilmesi
için kanallar açar.
Böyle bir gelişme, tıpkı Öcalan’ın 2013 Mart’ında
diyarbakır Newroz’una yolladığı mesajla barış sürecini ilan etmesi ve
Haziran’da Gezi’nin bu sayede patlaması gibi bir ortama veya sonuca yol
açabilir.
Bu durumda, girişimimizin önayak olacağı böyle bir
direniş başlangıcı, adeta Gezi’nin daha bilinçli ve programlı bir tekrarı gibi
olabilir ve bu hareket Gezi’nin vasiyetini yerine getirebilir. Biçimiyle,
kendini Gezi’nin başına gelenlerden koruyabilir ve çok daha kalıcı sonuçlar
ortaya çıkarabilir.
Önemli olan böyle bir eyleme başlayabilecek birkaç on
tane meşhur yazar, aydın, gazeteci vs. bulabilmek; onları böyle bir çabaya
çekebilmek.
Eğer bunu başarırsak, PKK’nın ateşkes ilanından birkaç
gün sonra böyle bir eyleme başlanabilir.
Kanımca bütün gücümüzü, varımızı yoğumuzu ortaya koyup
bu noktaya yoğunlaşmalıyız.
Böyle bir şans, benim yarım yüzyıllık ömrümde hiç
olmadı. Unutmamalı ki, Erdoğan aynı zamanda, karşısında olabildiğince geniş bir
demokrasi cephesi kurmaktaki mahareti ile en büyük şanstır. Erdoğan’ın bir
kitle hareketiyle uzaklaştırılması, Türkiye ve bölgenin kaderini tamamen değiştirebilir.
*
Buna yönelik olarak özellikle şunları yapmamız
gerekiyor.
Önce girişimin ve eylemin amacını, stratejisini,
taktiğini, mücadele biçimlerini vs. açıklayan, bir metni girişim olarak
belirlemek. Aslında bunu daha önce hedeflemiştik. Ama zamansızlık ve
yoğunluktan bir türlü yapamadık. Şu ana kadar işler benim yazılarım üzerinden
gitti ve bu çok kötü oldu. Bir ismin yazdıklarına bağlı olmaktan çıkmalı bu
girişim. Bu durumu bir an önce izale etmek gerekiyor.
Temaslara giderken elimizde bu girişim adına bir
şeylerimizin olası gerekiyor. İlerde hareket tutarsa, böyle bir programatik
belgenin olması da çok önemlidir. Bir tür tüzük ve program işlevi görür ve
harekete katılanlara yol gösterir ve onları bağlar.
Daha önce bu sorunu gündeme almıştık ve Süreyya Çakır
arkadaşımızın hazırladığı iki metin vardı. Bu metinleri gruba yollamıştım.
Tekrar yollayacağım.
Bunun yanı sıra başka metin önerileri de olabilir ve
olmalı. Herhangi bir metine dayanan farklı versiyonlar da olabilir ve olmalı.
Bilindiği gibi oydaşmada ne kadar çok ve farklı versiyon varsa o kadar doğru
karar verme olasılığı artar.
Ben şahsen daha önce aceleyle yazdığım, “Yurttaşlar”
diye başlayan ve Cevat Özdil tarafından çok yazım hatası olduğu için gözden
geçirilen, metni temel alarak daha iyi bir versiyon oluşturmanın daha kolay ve
iyi olacağını düşünüyorum.
Lütfen ister bu şekilde bu metni esas alan ama onun
zaaflarını gideren başka metinler veya tamamen farklı metinler önerelim.
Bütün önerileri örneğin pazartesiye kadar toplayıp bir
oydaşma yapalım.
Kabul edilen metin bizim programımız ve/veya başlatmak
istediğimiz hareketin program ve tüzüğü olur tabiri caiz ise.
İnsanlara gittiğimizde bununla gideriz. Sosyal medyada
bu metini paylaşırız.
*
Sonra bu metinle birlikte önümüzdeki hafta, bu hafta
sonu toplantısında tespit edeceğimiz bütün aydın, gazeteci, sanatçı, bilim
insanı, meşhur vs. kişilere gidelim. Bunların bir listesini çıkaralım.
Bununla aynı sırada, paralel olarak daha güzel ve
sembolik bir logo vs. de düşünelim.
Ayrıca Erdoğan İstifa hareketini sosyal medyada
başlatabiliriz.
Ayrıca güzel bir logo veya sembol bulursak, sticker
olarak da bastırıp oraya buraya yapıştırabiliriz.
Bunlar bir tür hazırlık işlevi görebilir.
*
Bütün bunları görüşüp uygulamaya geçebilmemiz için bu
hafta olabildiğince geniş katılımlı bir toplantı yapmamız gerekiyor.
Toplantıya özellikle ve muhakkak, en azından danışman
olarak, hukukçu ve medya ilişkileri olan arkadaşları bulup getirmeye de,
çalışalım.
*
Etkinlik sayfasına şu Facebook adresinden
ulaşılabilir.
https://www.facebook.com/events/477308129107627/
Dostlukla
Demir Küçükaydın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder