9 Ekim 2015 Cuma

Toplantı ve Bundan Sonrası İçin düşünceler ve Öneriler - D.K.

Toplantı ve Bundan Sonrası İçin düşünceler ve Öneriler
Değerli Arkadaşlar,
Az önce bu Cumartesi yapacağımız toplantı için etkinliği oluşturdum ve elimden geldiğince paylaştım. (Aslında daha önce oluşturulup paylaşılması gerekirdi.)
Sizlerin de gerek kendi sayfalarınızda; gerek beğendiğiniz sayfalarda veya üye olduğunuz gruplarda paylaşmanızı; arkadaşlarınızı etkinlik sayfasına girip oradan etkinliğe davet etmenizi dilerim.
Geçen toplantıya katılamamıştım.
Bu arada “Şimdiye kadar neler yapmaya çalıştık? Sonuç ne oldu? Bundan sonra ne yapmalı?” diye epeyce düşündüm.
Bu düşüncelerimi burada paylaşmak istiyorum.

Erdoğan İstifa Girişimini aslında HDP’yi Savunma ve Destekleme’nin özgül ve etkili bir biçimi olarak düşünmüştük. Yani biz bu girişimle HDP’yi savunma ve destekleme çalışması da yapmaya çalışıyoruz. Sadece farklı bir yol ve strateji izliyoruz. Bunu hiç unutmamak gerekiyor kanımca.
Gerçekten de, düşündüğümüz eylem biçimi başlayabilir ve tutarsa, bu küçük girişim, neredeyse HDP’ye HDP büyüklüğünde bir parti kadar büyük destek olabilir nesnel olarak.
Yüz binlerce, hatta milyonlarca yurttaşın, Erdoğan’ın istifası için her gün bir veya iki saatlik bir nöbet tutması, Türkiye’deki dengeleri değiştirir; politik atmosferi etkiler ve böyle mobilizasyon ve radikalleşme zamanlarında olduğu gibi, bu tür hareketlerin bir yan ürünü hemen daima en demokratik veya radikal partilerin güçlenmesi olur. Yani bu yanıyla “HDP’yi Destekleme”dir.
Kaldı ki, seçimlerin yapılacağı; yapılırsa az çok dürüst yapılacağı da kesin değildir. Böyle bir hareket seçimlerin yapılmasının; yapıldığı takdirde az çok adilce yapılmasının da yolunu açar. Yani bu yanıyla da “HDP’yi Savunma”dır.
Bu nedenle bu girişimin çalışmalarını ve hedefini seçimlerden sonrasına ertelemek kişisel kanımca çok büyük bir yanlış olur.
Bu nedenle ben şahsen, ne olursa olsun bu harekete, seçimlerden önce başlayabilmek için bütün yolları denemek; bütün imkânları zorlamak gerektiğini düşünüyorum.
Kaldı ki, bu emekler boşa da gitmez. Olmadığı takdirde seçimlerden sonra bir şeyler yapabilmekle de çelişmez aksine onun da yolunu açar.
Seçimlerden önce başaramasak bile, bu çabalar, eğer seçimler olursa, ondan sonraki süreçte Erdoğan’ın yeni girişimlerine karşı bir direniş başlatmak için de iyi bir ön hazırlık oluşturur.
Ama kendimizi, bu iş seçimlerden önce olmaz, sonrasına yönelelim diye programlayıp öyle çalıştığımızda, sadece geç kalmış olmayız, tamamen boya da kürek sallamış olabiliriz. Çünkü seçimlerden sonra birden gündeme başka konular geçebilir. O zaman da yok görüşmeler bitsin, yok hükümet kurulsun gibi gerekçeler ortaya çıkar.
Kaldı ki, seçimlerin yapılacağı ve seçimlerden de AK Partinin tek başına hükümet kuramayacak sayıda vekil çıkaracağı varsayımı bir tahmindir. Tahminler üzerine de politika yapılmaz.
Ayrıca AK Parti azınlıkta kalsa bile bir MHP - AK Parti koalisyonunda Erdoğan İstifa hedefi bu günkü katar geniş bir kesimi birleştiremez. Bugün Erdoğan İstifa hareketine bir yurttaş olarak katılabilecek birçok MHP’li o zaman bir iktidar ortağı parti taraftarı olarak karşı cephede olacaktır.
Ayrıca şimdiden seçim öncesinde başlayabilmek için çalıştığımız takdirde, bu çabalar ve çabalara dayanak olan durum tahlili (Erdoğan’ın geri adım atmayacağı, atamayacağı) olgularla doğrulanacağından, seçimden sonra bir hareket başlatmak için gerekli öngörü ve güven temelini sağlar.
Bu nedenle ben bütün gücümüzle, seçimden önce bu hareketi başlatmakta yoğunlaşalım derim. Bunun getireceği hiçbir kayıp yoktur; aksine geniş kazanç vardır. Ama Seçimlerden sonrasına yönelik çabalar sadece kayba yol açar.
*
Böyle yaklaşmalıyız, ama şu ana kadar izlediğimiz yöntemi de değiştirmemiz gerekiyor kanımca.
Şu ana kadarki çabaların verimli olmamasında sanırım başlıca pay ve sorumluluk da benim.
Çünkü ben, böylesine açık ve net bir
·         Hedefle, programla (Erdoğan’ın İstifası);
·         Stratejiyle (En geniş cephe);
·         Taktikle (Legaliteden yaralama, gösteri kanunu alanına bile girmeme, temel yurttaş haklarını kullanma sınırında kalma);
·         Örgüt ve mücadele biçimleriyle (Slogansız, bayraksız her gün birkaç saatlik hukuken gösteri olmayan ama fiilen yurttaşların birey olarak katılımına dayanan gösteriler)
somutlanmış projeyi kime anlattıysam, ilk başta yanlış bulup ve itiraz edenler bile, açıklayınca çok iyi bir fikir olduğunu söylemişlerdi.
Bunu göz önüne alarak asgari bir katılımla bile başlanıp biraz da olsa ısrarla sürdürülürse gerisi gelir diye düşünüyordum.
Dolayısıyla hazırlıkları sadece eylemin başlangıç aşamalarında medya ve hukuki destek olarak sınırlı bir ölçüde sağlamanın bile yeterli olacağını düşünüyordum.
Ancak bu genel kabul görmedi.
Demek ki, durumu ve psikolojiyi pek doğru değerlendirememişim. Yanlışımın biri bu kanımca.
Ayrıca ben daha geniş bir katılım bekliyordum. En azından gezi hareketinin bakiyelerinden belli bir katılım düşünüyor; onların gerek hazırlıklar, gerek hukuk ve medya konusunda çok önemli destekleri olacağını varsayıyordum.
Bu beklenti de gerçekleşmedi. Yanlışımın diğeri de bu sanırsam.
Katılım sağlayamamakta nerede hata yapıyorum bilmiyorum. Kişisel olarak karşılaştığımda ve konuştuğumda iyi ve doğru bulan arkadaşlar nedense uzak durdular ve duruyorlar.
Nedeni ne olursa olsun bu nesnel bir durum.
Belki de ismim ve varlığım belki de gelebilecek olanların bile gelmesini engelleyici bir işlev görüyor olabilir. Bilmiyorum. Eğer böyleyse, geri plana çekilip hamallık işleriyle de katkıda bulunabilirim. Önemli olan projenin başarısı, bunun için de daha geniş katılım.
Ancak bu hataların durumun sübjektif koşullarına ilişkin değerlendirmede hatalar olduğu; olgusal denebilecek hatalar olduğu gözden uzak tutulmamalı.
Esas olarak, nesnel koşulları değerlendirme ve onlardan çıkarılan sonuç olan eylem biçiminin doğru olduğu konusunda hiçbir kuşkum yok.
Buradan şu sonuç çıkarılması gerekir. Hedef doğrudur, sadece sübjektif koşullara uygun yeni bir hazırlık gerekmektedir.
Ayrıca şu ana kadar yaptığımız çalışmaların boşa gittiğini düşünmüyorum.
En azından nasıl yapamayacağımızı gördük diyebiliriz.
Bizim en büyük sorunumuz başlangıçta. Yoksa bir başlansa, en kısa zamanda bu hareketin tutacağından ve Türkiye’nin dengelerini bile değiştirebileceğinden hiçbir kuşkum yok.
Başlangıç kısmında ise sorunumuz şu. Yanlış veya güçsüz bir başlangıç yapıp düşüğe yol açma riski. Başlangıçta yapılacak bir hata ve başarısızlığın ileride ikinci bir kez böyle bir girişimin, örneğin yol açabileceği yılgınlıkla, yolunu tıkaması olasılığı. Zaten şimdiye kadar arkadaşların toplantılardaki bütün kaygıları da bu yönde oldu.
O halde bu riski nasıl giderebilir veya minimuma indirebiliriz?
Bunun üzerine biraz kafa yormamız gerekiyor.
Benim önerim şu.
Aydın, gazeteci, yazar, sanatçı, bilim insanı, entelektüel ve meşhur kişilere gidip bu projeyi anlatmak ve onları böyle bir hareketin ilk başlatıcı olmaları için ikna etmek. (Tabii bizler de elbet olacağız.)
20-30 tane aydın ve meşhur kişi bile bu işi başlatıp, birkaç gün sürdürse ve gazetelerde, medyada, sosyal medyada bu duyurulursa bu iş tutar.
Zaten katılanlar meşhur ve medyatik olacaklarından hızla duyurulma, yayılma ve bilgilenme sağlanabilir. Bu bir kez sağlandı mı milyonlarca insanın katılması gerçekleşebilir.
Ayrıca bunun için şu an giderek koşullar olgunlaşıyor.
Rusya’nın Suriye’ye girmesi ve Erdoğan’ın süngüsünün düşmesi, belli bir psikolojik dönüşüme yol açtı.
Ama daha önemlisi, özellikle PKK’nın 15 Ekim’de seçim dolayısıyla çatışmasızlık ilan edip misillemelerden vazgeçeceği ve çatışmadan kaçınması olağanüstü uygun koşullar yaratır.
Toplumsal muhalefetin tekrar kendini ifade edebilmesi için kanallar açar.
Böyle bir gelişme, tıpkı Öcalan’ın 2013 Mart’ında diyarbakır Newroz’una yolladığı mesajla barış sürecini ilan etmesi ve Haziran’da Gezi’nin bu sayede patlaması gibi bir ortama veya sonuca yol açabilir.
Bu durumda, girişimimizin önayak olacağı böyle bir direniş başlangıcı, adeta Gezi’nin daha bilinçli ve programlı bir tekrarı gibi olabilir ve bu hareket Gezi’nin vasiyetini yerine getirebilir. Biçimiyle, kendini Gezi’nin başına gelenlerden koruyabilir ve çok daha kalıcı sonuçlar ortaya çıkarabilir.
Önemli olan böyle bir eyleme başlayabilecek birkaç on tane meşhur yazar, aydın, gazeteci vs. bulabilmek; onları böyle bir çabaya çekebilmek.
Eğer bunu başarırsak, PKK’nın ateşkes ilanından birkaç gün sonra böyle bir eyleme başlanabilir.
Kanımca bütün gücümüzü, varımızı yoğumuzu ortaya koyup bu noktaya yoğunlaşmalıyız.
Böyle bir şans, benim yarım yüzyıllık ömrümde hiç olmadı. Unutmamalı ki, Erdoğan aynı zamanda, karşısında olabildiğince geniş bir demokrasi cephesi kurmaktaki mahareti ile en büyük şanstır. Erdoğan’ın bir kitle hareketiyle uzaklaştırılması, Türkiye ve bölgenin kaderini tamamen değiştirebilir.
*
Buna yönelik olarak özellikle şunları yapmamız gerekiyor.
Önce girişimin ve eylemin amacını, stratejisini, taktiğini, mücadele biçimlerini vs. açıklayan, bir metni girişim olarak belirlemek. Aslında bunu daha önce hedeflemiştik. Ama zamansızlık ve yoğunluktan bir türlü yapamadık. Şu ana kadar işler benim yazılarım üzerinden gitti ve bu çok kötü oldu. Bir ismin yazdıklarına bağlı olmaktan çıkmalı bu girişim. Bu durumu bir an önce izale etmek gerekiyor.
Temaslara giderken elimizde bu girişim adına bir şeylerimizin olası gerekiyor. İlerde hareket tutarsa, böyle bir programatik belgenin olması da çok önemlidir. Bir tür tüzük ve program işlevi görür ve harekete katılanlara yol gösterir ve onları bağlar.
Daha önce bu sorunu gündeme almıştık ve Süreyya Çakır arkadaşımızın hazırladığı iki metin vardı. Bu metinleri gruba yollamıştım. Tekrar yollayacağım.
Bunun yanı sıra başka metin önerileri de olabilir ve olmalı. Herhangi bir metine dayanan farklı versiyonlar da olabilir ve olmalı. Bilindiği gibi oydaşmada ne kadar çok ve farklı versiyon varsa o kadar doğru karar verme olasılığı artar.
Ben şahsen daha önce aceleyle yazdığım, “Yurttaşlar” diye başlayan ve Cevat Özdil tarafından çok yazım hatası olduğu için gözden geçirilen, metni temel alarak daha iyi bir versiyon oluşturmanın daha kolay ve iyi olacağını düşünüyorum.
Lütfen ister bu şekilde bu metni esas alan ama onun zaaflarını gideren başka metinler veya tamamen farklı metinler önerelim.
Bütün önerileri örneğin pazartesiye kadar toplayıp bir oydaşma yapalım.
Kabul edilen metin bizim programımız ve/veya başlatmak istediğimiz hareketin program ve tüzüğü olur tabiri caiz ise.
İnsanlara gittiğimizde bununla gideriz. Sosyal medyada bu metini paylaşırız.
*
Sonra bu metinle birlikte önümüzdeki hafta, bu hafta sonu toplantısında tespit edeceğimiz bütün aydın, gazeteci, sanatçı, bilim insanı, meşhur vs. kişilere gidelim. Bunların bir listesini çıkaralım.
Bununla aynı sırada, paralel olarak daha güzel ve sembolik bir logo vs. de düşünelim.
Ayrıca Erdoğan İstifa hareketini sosyal medyada başlatabiliriz.
Ayrıca güzel bir logo veya sembol bulursak, sticker olarak da bastırıp oraya buraya yapıştırabiliriz.
Bunlar bir tür hazırlık işlevi görebilir.
*
Bütün bunları görüşüp uygulamaya geçebilmemiz için bu hafta olabildiğince geniş katılımlı bir toplantı yapmamız gerekiyor.
Toplantıya özellikle ve muhakkak, en azından danışman olarak, hukukçu ve medya ilişkileri olan arkadaşları bulup getirmeye de, çalışalım.
*
Etkinlik sayfasına şu Facebook adresinden ulaşılabilir.
https://www.facebook.com/events/477308129107627/


Dostlukla
Demir Küçükaydın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder